Ayaklarım birden bire yumuşak ve keyfi bir boşluğa çekildi. Kafamı eğdim, nerede olduğuma baktım. Bir çamur yığınına bulanmıştım. Daha doğrusu, sarı plastik botlarımdı çamura saplanan. Koyu kahverenginin sarıya nasıl da güzel karıştığına bakakaldım bir süre. Sırf renkler mi mevzu? Değil elbet, aklımdan binlerce soru geçiyor. Yok hayır, bu bataklık da değil, koyu kahve ve ona karışan…
Yazar: Evla Mutlu
Kırmızı Bisikletin Kaderi
O gün sınıf öğretmenimiz bahçede bizim için bir sürpriz olduğunu söylemişti. Tabi ki uslu durmazsak alamayacağımız sürprizimiz için, neyle karşılaşacağımızı bilememenin heyecanıyla bir yarım saatliğine dünyanın en sakin çocukları olmuştuk. Ancak bu sessizlik ders bitince yerini çığlıklara, itiş kakışlara bırakmıştı. Herkes bir sürprizi hak ettiğine inanıyordu elbette. Bahçeye çıkmıştık, karşımızda bir dizi bisiklet, başında da…
Denizin kalbi
Neredeyiz biz? Derin bir su birikintisinin En dibinin, en sığında Güneş ışığının dalga dalga salındığı, Nefeslerin tutulduğu yerdeyiz. Kulaklarımı çınlatan, Kaburgalarımı kıran bu basınç; Denizin anası ve babası, Koyu mavi ve buz gibi soğuk suyun Engellenemez doğası, Yutması güç, pis bir lokmanın Bol tuzlu yosun yeşili kokusu. Garip bir güvensizlik hissi, Ayın kısmetine gel…
Neyse ki sen varsın
Neyse ki sen varsın, bak biraz nefes alıyorum burada. “Ne oldu ki yine?” diyeceksin bana değil mi? “Ne bileyim, bir şey de yok aslında” diyeceğim ben de sana. Ama sonra bu halime bir anlam yüklemek için; “Bilmiyorum işte, havadan herhalde” diye ekleyeceğim dalgın dalgın bakarken uzak bir yerlere. Derdimin gerçekten havayla ilgili olduğunu düşüneceksin. Senin…
Deli ben-siz seli!
Yazmasam delirecektim, ama yazarak da delirebilirim elbet. Hatta deliliği yazabilirim belki. “Deliliğin Kitabını” değil ama bir delilik hikayesini yazabilirim. Karmakarışık bir aklı, kilitlenmiş ve nedensiz düşünceleri yazabilirim en azından. Koca bir kargaşanın içine, incecik bir balonu yuvarlarsan mesela, toz zerresinden bile patlayabilecek incelikte, işte o delinin kendisi olur. O balon eninde sonunda paramparça olur, içindeki…
Omzumda Sanat Müziği
Türk Sanat Müziği nedir? Döküm ve siyah bir şöminenin önünde ud ve keman çalan iki baba, onlara gülen gözleriyle ve şen sesleriyle eşlik eden iki anne, bir geleneksel desenli halı ortada; ve onları işiten, gören bir garip gönüldür. Gariptir çünkü söylenmezse yiter gider. Gönüldür çünkü sadece kalpten okunur, bilinir. Halının köşelerini tutmuş güzel insanlar, ellerini…
Harabe Görmemişsiniz
“Burası yıkık dökük” dediler. Siz yıkık döküğü ne bilirsiniz! Taş üstünde taş var işte, Bir yolu, ayak izi var toprağında, Hasreti, kokusu, sevinci var havasında. Yetmez mi her göç mevsiminde aynı ağacın dalına konan o güzelim kumrunun sesi? Yetmez mi tükenmeyen kaynak suyunun kapanmayan çeşme vanası? Hiç başka yerde bulunur mu o eski ahşabın yanık…
Dur Düğmesi
Sonunda bastım eski kaset çaların o hayatı durduran düğmesine Bir anda sesini kapattım her şeyin, Kendimi de tortop edip bir bavula tıktım, Ve işte yola çıkıyorum. Güneşinin gözlerimde soluşuna, Düştüm yakasından bir şehrin. Çalıyorum o en sevdiği enstrümanı, Her notada benden çalınanı geri alıyorum. Biliyor ki inatçıyım, Varsın tuz yerine yareye basılsın, Tutuşturdum o yakamozu…
Sen öyle de
De ki bir rüzgara takıldı saçı, Rüzgarın şehri terk edesi geldi, Şehrin de uzun bir tatile gidesi. De ki bir karıncayı takip ederken yolunu şaşırdı, Karınca yuvasına kavuştu, Yuvanın diğer ucu kuzey kutbuna açıldı. De ki çok salaktı, her duyduğuna inandı, İnandığı o masal perileri Onu ceplerindeki sapanlarla kovaladı. De ki soğanın gözü çıkmıştı, Hasretin…
Zar Küre
Kuru bir toprağın üstünde, Rüzgarlı bir ağacın gölgesinde, Nasıl bir anda olduğunu bilemeden, Andan çıkmadan, anın dışına taşamadan, İçinde kaldığın cam kürenin tam da gövdesinde Oturur durursun, öylece. Neden yalnız bir küre yosun tutmadan sürdüremez varlığını? İçi dolduğunda, renklere boyandığında duvarların, Neden paylaşmak istersin bazı renkleri? Bencilce değil midir paylaşma duygusu? Ama işte, bencilsindir…
Prensesin Ağacı
Hikaye bu ya; bir gece koca bir krallığın tek ve çok kıymetli olan genç prensesi, çok güvendiği yardımcısının desteğiyle, saraydan kaçmayı başarmış. Yolları eze eze, pelerinini savura savura, ne acele ne yavaş Hissetmek için havayı suyu, ve ağaçların yaprakları arasında dalgalanan rüzgarı Bakarak ve görerek yürümek isterdim hep. O bir gün, bu gün oldu. Ben…
Cevapsız Kalsın
Şimdi cevaplamak zorunda olmadığın sorular, Hiçbir zaman cevaplanmamalı, Madem ki cevabın ezberinde değil, Konuşulmamalı sonradan yapma öykün. Donup kalmalıyım ben o sarı günde, Hep oradayım zannet diye. Zamanın değişmezliğine öyle inandırmalısın ki kendini, Sonunda benim renklerim solup, düşlerim tükenince, Suç, kolay vazgeçen tarafta olmalı. Sen ise koruduğun benliğinle bütünlüğünle, Sağ çık bu felaketten elbette. Çünkü…
Uyu ki Uyandığını Bilesin
Yas mı tuttuğumu zannettim? Nefret mi doldu içim? Kusamadığım için mi zehirlendim? Kendi kendime sorarım sorularımı, kendi kendime konuşurum, deliliğin sınırlarını yalayıp geçiyorsam bile çekinmeden. Kendimi kontrol sahibi zannederken, bir anda patlar damarlarım içimde. Güneşten parçalar kopar, tıpkı patlayan bir lamba gibi, saçılır ayaklarımın altına. Korkarak yürünmez derim kendi kendime. Hayattan bıkılmaz, böylesi bencil olunmaz,…
Batık Yanık
Biliyorsun çamura battığımı ve beni kirlendi sanıyorsun Elini uzatıyorsun, narin, naif, Ellere kollara ihtiyacım yok. Uzanıyorum, korkuyorsun. Korku bilmiyorum ama ben, Çamura bulandıkça daha da parlıyorum. Bırakmıyorum çiçek açmış dalları, Güneşi öpüyorum alnından, Toprağı kokluyorum deminden, İnsanı seviyorum batık ve yanık Yine de.
Bir Şarkıya Gizlendim
Sade, uzun ve huzurlu bir şarkının en derininde, Titreyen tellerinin arasında, çekilen yaylarının reçinesinde, Yankılanan seslerin duvarlara çarpıp yansımasındayım. O şarkıyı duymaya çalış, çünkü onun içine gizlendim, Başka gidecek yerim de yoktu aslında, hiç bir yer güvenli değil. Hapis desen değil, özgür desen hiç değil. Üstelik şarkı durunca ölmemek mümkün değil. O yüzden dinle,…
Siyaha Boya
Değersiz olan taşlar daha eski bir kutudaydı, Parlak olanlar, ışıldayanlar, harika renkliler ise bir başka kutuda. Bir kutu eski ve yıpranmıştı, Verniği dökülmüştü. Diğeri ise, işlemeli ve eskitmeli, Göz kamaştırıcı harika bir ahşap kutuydu. Birisini yatağımın altına koyardım, Yılda bir defa ya açar ya açmazdım. Diğerini ise odamın en güzel köşesinde sergiler, Her gün açıp…
Adım Mavi Değil
Masmavi bir şeyim. Koyu mavi ile açık mavi arasında bu kadar çeşitlilik olabileceğine inanır mıydım hiç, görmeseydim eğer kendimi aynada ve başkalarının gözündeki çarpık yansımamda? Ben mavinin çeşitli tonlarına bürününce, kalan her şeyin mavisizleştiğini, benim maviyi tükettiğimi anlasaydım, düşer miydim hiç yüksekten? Sonra uzandığında elleri rüzgarın, bir tutam mavi düşerken yüzüme, hayallerin ipini daha sıkı…
Garip Bir Öfke
Bacaklarını sallar durursun 2 dakikalık boşlukta Müziğin sesini iyice açarsın aklına saçma fikirler gelince Bağıra bağıra gülersin olur olmadık anlarda Hiç bir şey, hiç bir kimse değil Sensindir bütün olay. Şapkayı masaya koyarsın, Sen yok olursun, sadece şapka vardır. Böyledir öfkelenmek, Küskünlükten çok daha başkadır Küstüğünde köşeye çekilirsin Öfkelendiğinde ise suyunu sıkasın gelir Omuzlarından tutup…
Kapısız Oda
Dört tarafı duvar olan bir odada yaşardı kız. Ne penceresi ne kapısı vardı, ancak asla kendisini mahkum gibi hissetmeden yaşardı. Kendini güvende hissederdi, zengindi odası, keyfince yaşayabileceğine, ömrünü burada geçirebileceğine inanırdı. Kapısı penceresi olmayan bir evde, insan neyden korkar ki? Ama hiç beklemediği bir zamanda kapısı çalmıştı odasının. Olmayan kapısı. Bazen insan kasten görmek istemez…
Renklerin İçinde
“Renklerin içinde, düşlerin içinde doğmak sessizce; Renklerin içinde, cennetin içinde, ölmek sessizce” Kargo Hayatın ne kadar derin bir çeşitlilik olduğunu anlamak, bir insan aklı için çok korkutucuO yüzden indirgemeye ihtiyaç duyuyoruzKategorilere ayırıyoruzBu kadar farklılıkla baş edebilecek kadar iyi bir algımız yok demek ki. İnsan kendini telkin ederek, bütün bu farklılıkların bir zenginlik olduğunu söyleyerek,Bu zenginlikleri anlamanın…