Sonunda bastım eski kaset çaların o hayatı durduran düğmesine Bir anda sesini kapattım her şeyin, Kendimi de tortop edip bir bavula tıktım, Ve işte yola çıkıyorum. Güneşinin gözlerimde soluşuna, Düştüm yakasından bir şehrin. Çalıyorum o en sevdiği enstrümanı, Her notada benden çalınanı geri alıyorum. Biliyor ki inatçıyım, Varsın tuz yerine yareye basılsın, Tutuşturdum o yakamozu…
Kategori: Edebiyat
Siyaha Boya
Değersiz olan taşlar daha eski bir kutudaydı, Parlak olanlar, ışıldayanlar, harika renkliler ise bir başka kutuda. Bir kutu eski ve yıpranmıştı, Verniği dökülmüştü. Diğeri ise, işlemeli ve eskitmeli, Göz kamaştırıcı harika bir ahşap kutuydu. Birisini yatağımın altına koyardım, Yılda bir defa ya açar ya açmazdım. Diğerini ise odamın en güzel köşesinde sergiler, Her gün açıp…
Ateşim mi var?
Kocaman bir şehrin kıyılarına sayılarını bilmediğim gemiler yaklaşıyor, sahiplerine birbirinden kıymetli ticari değeri yüksek mal getiriyorlar. Gemilerin yüklerini limana indirmeleri için, benim orada olmam gerekiyor, ama sıkışıp kaldığım yatağımdan dışarı çıkamıyorum. Ne kadar sıvı tükettim ki bu kadar terliyorum? Gemileri görüyorum, yaklaştıkları şehrin havasını biliyorum, malı indirirken yaşanacakları, gelen malların benim için ne kadar kıymetli…
Bir Şizofrenin Gözünden
Öncelikle, bu yazıdan benim daha yeni haberim oldu, teşekkürler Burcu. Yazarın adı Süveyda Ölüdeniz. Türkiye Şizofreni Dernekleri Federasyonu’nun düzenlediği “Gerçekler Maskelenmesin” projesi kapsamında yapılan yarışmada birinci olan yazının sahibidir kendisi. Bu yazı ve diğerlerini “Hepimiz Deliyiz” adlı kitapta toplamışlar, kitap 2010 yılında yayınlanmış. İdefix’te satılıyor. Aşağıdaki yazının, görsellerle zenginleştirilmiş hali için youtube’da videolara bakabilirsiniz, delirme…
Saksıdaki Filize, Çöpteki Çocuğa…
İnsan kendini o kadar yorgun hissediyor ki bazen, kendisinden bıkıyor, hayattan bıkıyor. Sonra, saksıda bir filiz, narin, incecik bir dal, ucunda küçük yapraklar, güneşe dönmüş… Siz bitti dedikten sonra, her şey yeniden başlar mı? Yeni bir toprakta, yeni bir havada…
Yenilenen Hikaye
Hiç istemediği halde, hayattan keyif almaya başlamıştı, ayaklarının üşümesinden, yalnızlıktan, olacakları görememekten yakınmıyordu. İnsana dair, kendisinden başka, hiçbir şey yoktu etrafında, aranmıyordu. Sadece tek bir söz bekliyordu da sanki, onu duyunca dünya değişmişti. Suya bata çıka nefes almaya çalışarak geçen uzun yılların ardından, bir sahil kenarındaydı, ayaklarının altında, dalgaların biraz önce sıyırdığı, nemli kum taneleri……
Zamansız Hikaye
Sabah olmuş, uyanmış.. Her zamanki gibi ayakları şiş, beli tutuk yorgun kalkmış yatağından. Uzun zaman uyumuş sanki, sanki uyku onu daha da yıpratmış. Buruşmuş ellerini, sarkmış yanaklarını, çatallaşmış sesini kazımış sanki uyku kadının hayatına. Belki hiç uyumasa, hiç bir zaman da yaşlanmayacakmış, bir başarabilse uykusuz kalabilmeyi, hiç ölmeyecekmiş. Bu mışlı zamanların içinden bir gün, odanın…