Yazmasam delirecektim, ama yazarak da delirebilirim elbet. Hatta deliliği yazabilirim belki. “Deliliğin Kitabını” değil ama bir delilik hikayesini yazabilirim. Karmakarışık bir aklı, kilitlenmiş ve nedensiz düşünceleri yazabilirim en azından.
Koca bir kargaşanın içine, incecik bir balonu yuvarlarsan mesela, toz zerresinden bile patlayabilecek incelikte, işte o delinin kendisi olur. O balon eninde sonunda paramparça olur, içindeki hava bir anda boşalıverir.
Ben, ben, ben… Ben yazabilirim diyorum, ben-ci halimi uçurumdan aşağı atamıyorum.
Delirince insan kimliğinden ve bir anlamda aklından kopuyorsa, ben’ini de ötede bırakıyor demektir. Ne güzel işte? Niye delirmiyoruz o zaman? Delice mutlu ben-sizler seli…
Ama insan ancak aklı başındayken, hatta tamamen ayıkken anlatabilir deliliği. Da da tra tam tra… Konuşması kolay ve tatlı nasılsa, henüz zamanı gelmemişken.
Evla / Antalya