Türk Sanat Müziği nedir? Döküm ve siyah bir şöminenin önünde ud ve keman çalan iki baba, onlara gülen gözleriyle ve şen sesleriyle eşlik eden iki anne, bir geleneksel desenli halı ortada; ve onları işiten, gören bir garip gönüldür. Gariptir çünkü söylenmezse yiter gider. Gönüldür çünkü sadece kalpten okunur, bilinir.
Halının köşelerini tutmuş güzel insanlar, ellerini en garip görünenin omzuna koyar, dostça ve sessizce ona derler ki “Bu şarkılarda pek çok duygu bulursun, birisi mutlaka ciğerini yakar. Ama korkma, ne bu şarkı tek, ne de sen garipsin.”
Darbukanın demiri eli keser, halının dokusuna hüzün ve sevinç karışır, udun telleri yay gibi gerilir, kemanın ruhu dalgalanır. Yüzler hüzünlenir, gözler dolar, bazı sözler yüreğe oturur. Ama hepsi oradadır, sanat müziği şarkılarının ruhunda. Bilirsin ki, yaşanan tüm acılar senden önce de yaşanmıştır, avunursun. Bilirsin ki orada anlamadığın acılar bir gün ayaklarının dibinde bitecektir, hazırlanırsın. Bazen, o şarkıları söylerken ancak söyleyebilirsin derdini.
Bir sıcak akşam olur o buz gibi kış gecesi, hüzünlü ezgilerle ısınırsın.
Evla.