Çoğunuzun katılmayacağına inandığım bir önerim var; tarihi ezbere almak bizi kindar, öfkeli yapıyor olabilir.
Herkesin hayatı boyunca affedemeyeceği bir insan veya insanlar olabilir, bunun temel sebebi yaşadığımız o anı, bugüne taşımış olmamız değil midir? Yaşanan yaşanmıştır, suçu insanlarda değil sistemde arayıp, sistemi iyileştirirsek, geriye dönüp bakmaya gerek kalmaz. Siseme müdahale etmek her zaman mümkün olmuyor elbette ama bazen kendi adımıza önlemler almamız mümkün oluyor.
Şundan korkuyorum, insanın doğasında, hep kendisinden yüce bir yapıya inanma eğilimi var, bu Tanrı olur, güneş olur, ruhlar olur, uzaylılar olur (herkese saygı duymalı)… Bu felsefe, bizi gizli güçlerin varlığına inanmaya itiyor olabilir mi? Bizden ötede, bizden güçlü ve ulaşılamaz güçler… Ya öyle bir şey yoksa? Üstelik varlığı bile kesin olmayan bu gizli güçlere, bir de kin besliyoruz. Duygular mı tükendi?
Konuyu dağıtıyorum.. Sonuç olarak kin ile tarihin bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Bize tarihi öğretme şekillerinin bu kindarlıkla bağlantılı olduğuna inanıyorum hatta. “Ülkemiz kuşatılmıştı, düşman kuvvetleri vatanı bölmek istiyordu, dört bir yanımızdan saldırıyorlrdı!!” gibi keskin ifadeler yerine; “arkadaşlar, o günün koşullarında bu olaylar yaşanmıştır, olmuş bitmiştir işte, daha derinlemesine bilgi almak isteyenler bu konuları araştırabilirler, araştırmalarınızda farklı yorumları okuyun, tek bir taraftan dinlemeyin olayları. Burada da size hangi gün kimin ne yapmış olduğunu ezberletecek değiliz., sadece benim yorumuma göre size tarih öğretecek de değilim.” diyen bir tarih hocası görsem boynuna sarılıp öperdim.